İLHAN KARAÇAYZOR YAZI

ERİTRELİLER’İN LAHEY’İ YAKIP YIKMASINDAN SONRA, TÜRKLER’İN HOLLANDA’DA OY KULLANMALARI TEHLİKEYE GİRDİ

Eritreliler’in, geçen hafta Lahey’i yakıp yıkan kavgası, tartışmayı alevlendirdi.

Hollanda’da sandık başlarında yaşanan şiddet olaylarının tartışılmış olduğu parlamentoda, Hollanda’daki oy verme işleminin durdurulması istenmişti.

Bakanlık: “Nasıl ki yurt dışındaki Hollandalılar oy kullanabiliyorsa, Türkler’in de burada oy kullanma hakkı olmalıdır, ama şiddete baş vurmadan.”

Sosyal İşler, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı Güvenlik Daimi Komitesi ile 5 parlamenterden oluşan Komisyon’un 30 sayfalık tartışmasını, noktası ve virgülüne kadar sizlere sunuyorum.

Türkiye’de yapılan genel seçimler için, yurt dışında oy kullanma şansına sahip olan yurttaşlarımızın, bu insani hakları tehlikeye girdi. Türkler’in oy verme işlemine izin veren ülker, yaşanmakta olan muhtelif şiddet olayları nedeniyle, bu hakkın durdurulması için tartışıyorlar.
Bu ülkelerden biri de, tabii ki Hollanda.

Hollanda’da yaşayan Türkler ve diğer yabancı kökenli vatandaşlarının seçimlerde oy kullanma hakkıyla ilgili tartışmalar, önemli bir demokratik meseledir. Öncelikle belirtmem gerekir ki, herkesin demokratik haklara ve özgürlüklere sahip olması, ayrımcılığa veya dışlanmaya maruz kalmadan, yasalar ve düzenlemeler çerçevesinde yaşamını düzenleme hakkına sahip olması temel bir prensip olmalıdır.

Ancak, bu haklar ve özgürlüklerin kötüye kullanılması veya şiddete başvurulması kabul edilemez. Geçmişte yaşanan kavga ve şiddet olayları, toplumun huzurunu bozan ve demokratik süreçlere zarar veren eylemlerdir. Dolayısıyla, herhangi bir topluluğun siyasi kavgaları veya çekişmeleri Hollanda gibi bir ülkeye taşıması kabul edilemez.

Hollanda hükümetinin ‘oy kullanma’ konusunda alacağı kararlar, bu tür şiddet içeren eylemlerini önlemek ve toplumun güvenliğini sağlamak amacıyla alınmalıdır. Bu kararların, herhangi bir etnik veya ulusal grup üzerinde ayrımcılık yapmadan, şiddetin önlenmesine yönelik genel bir tedbir olması gerekmektedir.

Bu tür olayların tekrarlanmaması için, toplumun her kesiminin işbirliği yapması ve demokratik değerlere saygı göstermesi önemlidir. Herkesin barış içinde bir arada yaşayabileceği bir ortamın oluşturulması için çaba gösterilmelidir.
Aksi takdirde, hiç hoşlanmayacağımız kararlar ile karşı karşıya kalabiliriz.

2023’ün 14 Mayıs günü, Türkiye’de yapılan Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, yurt dışında oylarını sükûnetle kullanan yurttaşlarımızın yanında, şiddet uygulayan bilinçsizler veya provakatörler de vardı.

Afbeelding met persoon, kleding, person, schoeisel Automatisch gegenereerde beschrijving

7 Mayıs günü, Amsterdam’daki RAİ salonlarında meydana gelen ve 300 kişinin karıştığı iddia edilen kavga, Lahey, Deventer ve Eindhoven’deki diğer salonlarda da meydana gelen kavgaların en büyüğüydü.
Medyanın, özellikle abartarak yayınladığı bu olaylardan sonra, parlamentoda koalisyonun en büyük ortağı VVD Partisi’nden Becker ve Brekelmans’ın bu konudaki soru önergesine Dışişleri Bakanı Hoekstra ile Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı Van Gennip cevap vermişlerdi.

İleride söz edeceğim ‘Araştırma Komisyonu” çalışmalarına gelmeden önce, geçen hafta Lahey’de yaşanan yeni bir olaydan söz etmem gerekecek. Zira bu yeni olay, bizim burada oy verme hakkımızın devam etme umudunu yaralamıştır.

Afbeelding met panorama, schermopname, panoramisch Automatisch gegenereerde beschrijving
Olay, Afrika’daki Eritre ülkesinin vatandaşları arasında patlak verdi. Ülkedeki siyasi ortam için farklı görüşlerde olan Eritreliler, Lahey’de birbirlerine girdiler ve ortalığı yakıp yıktılar.
Bu olaylardan sonra, yabancıların, kendi ülkelerindeki siyasi sorunları Hollanda’ya taşıma konusu yeniden gündeme geldi ve yabancıların burada oy kullanıp kullanamama konusu dezavantaj kazandı.

Hollanda parlamentosunda konuyla ilgili çalışmalara gelmeden önce, Eritre’deki sorunun ne olduğuna bir bakalım isterseniz:

30 yıllık silahlı bir mücadelenin sonunda 1993 yılında Etiyopya’dan ayrılarak bağımsızlığına kavuşan Eritre Devleti’nde tek parti yönetimi bulunmaktadır (People’s Front for Democracy and Justice-PFDJ). 1997 yılında çok partili sisteme geçilmesi kararlaştırılmış, ancak bu karar henüz uygulamaya konulmamış, 24 Mayıs 1997 tarihinde kabul edilen yeni anayasa halen yürürlüğe girmemiştir.

Devlet Başkanlığı görevi 8 Haziran 1993 yılından bu yana Isaias Afwerki tarafından yürütülmektedir. Isaias Awferki hem Devlet Başkanı, hem Bakanlar Kurulu Başkanıdır.

Eritre’de Parlamento henüz teşekkül etmemiştir. PFDJ üyesi 150 milletvekilinden (delege) oluşan şeklî anlamda bir “Geçici Meclis” söz konusu olmakla birlikte, bu konudaki çalışmalar tamamlanmadığı için faal değildir. Yasalar Adalet Bakanlığı eşgüdümünde ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanmakta ve Başkan’ın imzasını müteakip yasa hükmünü kazanmaktadır.

21 Nisan 2007’ye dek Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesine (IGAD) üye olan Eritre, Somali’ye barış gücü gönderilmesi konusunda Etiyopya temsilcileri ile örgüt bünyesinde yaşanan sert tartışmaların ardından IGAD’dan çekilmiştir. 2011 yılında ise IGAD’a yeniden katılmıştır.

Eritre, Cibuti ile sınır ihtilafı ve Afrika Boynuzu bölgesini istikrarsızlığa sürükleyen Eş-Şebab ve benzeri silahlı örgütlere destek verdiği gerekçeleriyle BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarına maruzdur kalmıştır. Normalleşme sürecinin başlamasıyla Eritre’de ortaya çıkan en çarpıcı değişiklik ülkenin uluslararası angajmanı olmuştur. Sınır savaşından sonra içine kapanan ülke, nomalleşme sürecinin başlamasıyla dış temaslarını artırmış, BM yaptırımlarından kurtulmuş, BM İnsan Hakları Konseyi üyeliği gibi çok taraflı platformlarda yer almaya başlamıştır

Eritre, insan hakları bağlamında özellikle batı dünyasının şiddetli eleştirilerine hedef olmaktadır. BM raporlarına göre, 2015 ve 2016 yıllarında her ay yaklaşık 4.000 kişi Avrupa ülkelerine gitmek üzere yasadışı yollardan ülkeyi terk etmiştir. Bu sayının takip eden yıllarda düşüş eğilimine girdiği belirtilmektedir.

Eritre dış politikası, önemli ölçüde, Kızıl Deniz havzası, Kenya’nın da dâhil olduğu Afrika Boynuzu bölgesi, Nil Havzası ve Körfez Bölgesinde meydana gelen gelişmelere göre şekillenmektedir.

Eritre ve Etiyopya arasında 1998-2000 yıllarında yaşanan sınır savaşı sebebiyle, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler 1998 yılında kesilmiştir. İki ülke arasında 20 yıl süren anlaşmazlık Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in açıkladığı yeni politikayla normalleşme sürecine girmiş, iki ülke arasındaki sınırlar açılmış, uçuşlar başlamış ve her iki ülkede karşılıklı temsilcilikler faaliyete geçmiştir.

Şimdi gelelim Hollanda’da, Türkiye seçimleri için oy kullanma hakkımıza.
Mayıs ayında Hollanda’da cereyan eden seçim kavgalarından sonra, parlamenterlerin Bakanlara yönelttiği sorulara dönelim şimdi:

İki Bakan’ın vermiş oldukları yazılı cevap şöyleydi:

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, Kin Automatisch gegenereerde beschrijving

“Kabine, Hollanda’daki tüm vatandaşlarının anayasal özgürlüklerini savunmaktadır.
Herkes, geçmişi, kökeni ya da yönelimi ne olursa olsun, Hollanda yasaları ve düzenlemeleri dahilinde, yaşamlarının düzenlenmesi konusunda özgürce seçim yapabilmelidir.
Türk kökenli Hollanda vatandaşları, Türkiye’deki seçimler için oy kullanmakta özgürdür.
Tıpkı yurtdışındaki Hollandalıların da Hollanda seçimleri için oy kullanmakta özgür oldukları gibi. Ancak bu, şiddet içermeyen bir şekilde yapılmalıdır. Şiddet ya da korkutmanın – oy verme merkezlerinde ya da başka yerlerde, her ne şekilde olursa olsun – Hollanda gibi demokratik bir ülkede yeri yoktur.

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
error: Uyarı: Korumalı içerik !!

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.