Ülkeleri ayakta tutan, güç veren ve toplumsal huzuru sağlayan tek belirleyici DİL’dir
O dil ki, bir söz söyler milletleri savaşa götürür ve o dil ki söyleyeceği sözlerle barış ve huzur
getirir.
İnsanlık alemi bunun örneklerini tarih boyuncu görüp şahit oldu.
Türkiye bugün büyük bir ekonomik krizin içerisinde mücadele ederken ve en önemlisi
Amerika’nın sınırsız desteği ile İran’a saldıran saldırgan İsrail’in alçaklığı karşısında, Türk
Milleti’nin iç cephede her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Öyle ki
tıpkı Kurtuluş Savaşında olduğu kadar birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır.
Cumhurbaşkanımız dün grup toplantısında olduğu gibi bir süredir iç cephenin
güçlendirilmesiyle ilgili açıklamalarda bulunmaktadır.
Doğru mu?
Elbette doğru ve ülkemizin en önemli ihtiyacı da budur.
Yol belli,
Yordamı belli.
O zaman iç cepheyi kim güçlendirecek?
Muhalefet mi?
Hayır.
İç cepheyi güçlendirecek olan bizzat İktidardır.
İç cepheyi güçlendirmek için daha dün cezaevinden çıkan Ümit Özdağ için getirilmesi
seslendirilen siyasi yasağın demokratik bir ülkede mümkün olmayacağını bizzat iktidar kanadı
açıklamalıdır.
Bitti mi?
Hayır, bu iş toplumsal bir meseledir.
Barış süreci şehit ailelerini incitmeden sürüncemede kalmadan hızla çözülmelidir ve en az
çözüm süreci kadar önemli olan gizli tanıklarla tutuklanan belediye başkanları ve
bürokratlarında derhal serbest bırakılması toplumsal huzurumuz, birlik ve beraberliğimiz için
elzemdir.
İşte bu adımlar atıldığı zaman, iç cephe elbette güçlenecektir,
Bir olacağız,
Beraber olacağız,
Ve diri olacağız.
Şer güçleri tedirgin eden ise bu güzelliğimiz olur diyorum.