Site icon Söz Gazetesi

TÜRKİYE’NİN PETROL Ve MADENLERİNİ KORUMA DERNEĞİ

  Petrol, günümüz sanayisinin en önemli hammaddelerinden birisidir. 

Bir çok savaşın nedeni, dünya kamuoyuna sunulanın veya gösterilenin aksine tamamiyle farklı nedenlerden çıkmıştır. Savaşların hemen hepsinin kökeninde ekonomik çıkarlar yatmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’nın ana nedenlerinden birinin, Orta Doğu’daki petroller üzerinde İngiltere ile Almanya’nın rekabeti olduğu bilinen bir gerçektir. Savaş sonrasında Türkiye, ya da o dönemdeki varlığıyla Osmanlı İmparatorluğu petrol bölgelerini çeşitli nedenlerle kaybetmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde petrol konusu nasıl gelişti kısaca göz atalım.

Türkiye’de ilk Petrol kanunu, 1926 yılında kabul edilmiştir. 1933 yılına kadar önemli bir gelişme olmaz. 1933 yılında, petrol arama girişimlerini düzenlemek amacıyla “Petrol Arama ve İşletme İdaresi” kurulur. Bu teşkilat eliyle ilk sondaj işlemi, 1934 yılında yapılmıştır. 1935 yılında, her çeşit maden arama çalışmalarını bir elden yürütmek amacıyla, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kurulmuştur. Petrol Arama ve İşletme İdaresi de bu kurum içinde Petrol Grubu Direktörlüğü adıyla çalışmalarına devam etmiştir.

Petrol Arama ve İşletme İdaresi’nin yaptığı çalışma sonucu ilk petrole, 1940 yılında, Raman bölgesinde, 1951 yılında da Garzan’da rastlanmıştır.

7 Mart 1954 tarihinde kabul edilen 6327 sayılı kanunla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kurulmuştur.

Gittikçe artan sayıda sondaj çalışması sonucu Türkiye, petrol tekellerinin pazarı olmaktan çıkmaya başladı.

Türkiye’nin tüketici olmaktan üretici olmaya geçmeye başlaması uluslararası petrol tekellerini rahatsız etmiş, bunun önlenmesi için açık-gizli her türlü baskı denenmiş ve denenmeye günümüzde de devam edilmektedir.

Uluslararası petrol tekellerinin engellemelerini kırmak amacıyla Türk kamuoyu da, gerekli tepkisini zaman zaman göstermiştir. Bazı dergi ve gazetelerin konuya duyarlı yaklaşması sonucu, 1963 yılından itibaren kamuoyunun tepkisi ortaya çıkmıştır. 

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) da, 1965 yılında, daha fazla sayıda kuyu açabilmek ve daha fazla petrol çıkartabilmek için çaba harcamaya başlar.  Fakat bu konuda çeşitli engeller olduğunu görünce, sorunu destekleyebilecek örgütlere götürerek yardımlarını ister.

Yoğunlaştığım toplumsal alan olduğu nedeniyle konu daha çok öğrenci örgütleri bağlamında ele alınmıştır.   

TPAO’nun daha fazla kuyu açarak petrol çıkartma isteğini dönemin bazı öğrenci örgütleri destekler ve sorunu ulusal bir anlayışla sahiplenir.

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği (İTÜÖB), yaptığı çalışma sonunda şu tesbite varmıştır:

Türkiye’de 11 yabancı şirket ve 1 yerli petrol şirketi olan TPAO vardır. 11 yabancı şirket her biri sekizer kuyu açarak toplam 88 kuyu, TPAO ise ancak sekiz kuyu açabiliyor. TPAO, daha fazla kuyu açmak istemekte fakat zamanın hükümeti buna izin vermemektedir. 11 yabancı petrol şirketinin çıkarttığı petrol TPAO’nun çıkarttığı petrol kadar ancak olmaktadır. 11 yabancı petrol şirketi, Türkiye’de petrol üretmek değil, petrol bölgelerini üretime kapatmak için çalışma yapmaktatır. Ayrca, ürettikleri petrolü de Türkiye’ye , Avrupa ülkelerine sattıkları petrolden % 35 daha fazla pahalıya satmaktadır.   

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği (İTÜÖB), elde ettiği bu bilgileri kamuoyuna duyurmak amacı ile, 13 Ocak 1965 günü, bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna açıklamış, bunun ardından “Milli Petrol” başlığı altında bir kampanya başlatmıştır.

Sokaklara, “Vatandaş yerli petrol kullan”, “Petrolünü Petrol Ofis’ten al”, “Yabancı petrole hayır”, “Petroller millileştirilecektir”, “Kahrolsun Yabancı Petrol Şirketleri” gibi savsözler yazılır.

Kampanyaya, Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği (ODTÜ-ÖB) de katılır. 

“Milli Petrol” kampanyası, toplumun değişik kesimlerince olumlu tepkiler alır ve kamuoyunca benimsenir. Bu nedenle sorun, kampanyanın dışına çıkmış ve gerçekleştirilmesi gereken bir amaç haline dönüşmüştür. Bu amacın gerçekleşmesi için de 19 Aralık 1966 günü, kurulduğu resmen kabul edilen ve şimdi bazı kişilerce çoktan unutulan bir dernek faaliyete başlar. 

19 Aralık 1966 günü kurulan derneğin, 2 Ocak 1967 günü gazetelerde yayınlanan tüzüğünde özetle şu bilgiler yer almaktadır:

Derneğin ismi, “Türkiye’nin Petrol ve Madenlerini Koruma Derneği”dir. Merkezi, Ankara’da Yenişehir, Adakale Sokak, 28 numaradır.

Derneğin amacı şöyledir:

“A) Türkiye’nin Petrol ve Madenlerini Koruma Derneği’nin başta gelen amacı, petrol ve maden kaynaklarımızın egemenliğimize, milli güvenliğimize ve yurt ekonomisine en uygun bir şekilde bulunup geliştirilmesine, değerlendirilmesine ve memleketin petrol ve maden ihtiyacının yurt ekonomisine ve Milli Savunma ihtiyaçlarına en uygun surette karşılanmasına hizmet etmektedir.

  1. B) Dernek, yukarıdaki ana amacın yanında, iktisadi hayatın kilit noktalarını teşkil eden sinai müesseselerin memleket yararına kurulmasını ve işlemesini sağlama amacıyla da hukuki imkânların müsaadesi oranında gereken işlem ve eylemlerde bulunur.”

Dernek bunun için, ne yapması gerektiğini tüzüğündeki üçüncü maddesinde şöyle açıklamıştır:

“A) Özellikle Türkiye’nin petrol ve maden, kaynak ve rezervlerine, petrol ve maden alanındaki ihtiyaçlarına manevi bekçilik yapmak amacıyla kurulan Derneğin, amacına ulaşabilmek için faydalanacağı araçların başlıcaları, incelemeler yapmak ve yaptırmak, tartışmalar, toplantılar, konferanslar, kongreler, eğitici kurslar, geziler düzenlemek, makale, gazete, dergi, broşür, kitap bastırmak ve dağıtmak, burslar vermek, aynı amaçla fotoğraf yayınları yapmak, sergiler hazırlamak, filimler çevirmek, çevirtmek ve oynatmak, radyo yayınları yaptırmak ve bunlara benzer faaliyetlerde bulunmaktadır.

  1. B) Dernek, gerek petrol ve maden alanındaki tesislerin, gerek memleketin kilit noktaasındaki sinai teşebbüslerin memleket yararına işlemesini sağlamak amacıyla ilgili müessese ve teşebbüslerde pay sahibi ve bu alandaki derneklere üye olabilir.”

Tüzüğün 4.  maddesinde derneğin kurucuları soyadına göre sırasıyla şöyledir:

Hilmi AKIN (Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi), Yücel AKINCI (Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Başkanı), Prof. Muammer AKSOY (SBF öğretim üyesi, Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu üyesi), Prof. Dr. Muzaffer AKSOY (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi), Prof. Dr. Haydar ARSEVEN (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi), İffeat ASLAN (Yazar-gazeteci), Doğan AVCIOĞLU (Gazeteci, Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu üyesi), Orhan BİRGİT (Yazar, İstanbul milletvekili), Doç. Dr. Tuncer BULUTAY (SBFöğretim üyesi), Doç. Dr. Turgut CANSEVER (Yüksek mühendis-mimar), Behçet Kemal ÇAĞLAR (Şair), İbrahim ÇAMLI (Yazar-gazeteci, İstanbul Petrol Rafinerisi A. Ş. Basın Müşaviri), Rauf ÇAPAN (Avukat), Ali İhsan ÇELİKKAN (Milletvekili), Özer DERBİL (Avukat, Türkiye Petrolleri eski Genel Sekreteri ve Petrol Ofisi eski Genel Müdür Muavini), Prof. Dr. Lütfi DURAN (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi), Cengiz EKİNCİ (Milletvekili), Bülent ECEVİT (Yazar, Zonguldak Milletvekili), Fikret EKİNCİ (Yazar, Hukukçu), Mehmet ERDEMİR ( Yüksek Elektrik Mühendisi, Etibank Müşaviri), Refik ERDURAN (Yazar, Milliyet’te gazeteci), Muammer ERTEM (Manisa Milletvekili), Numan ESİN (Eski Milli Birlik Komitesi üyesi), Gökhan EVLİYAOĞLU (Yazar, Gazeteci, Eski Milletvekili), Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU (Kayseri Milletvekili, Kurucu Meclis Üyesi), Hüseyin GÜNDAY (Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı İkinci Başkanı), Ecvet GÜRESİN (Yazar, Cumhuriyet’te gazeteci), Suphi GÜRSOYTRAK (Tabii Senatör), Recai İSKENDEROĞLU (Diyarbekir Milletvekili), Prof. Dr. Enver Ziya KARAL (Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi, Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı), Suphi KARAMAN (Tabii Senatör), Arslan Başer KAFAOĞLU (Devlet Planlama Teşkilatı eski uzmanı, Türkiye Petrolleri eski Mali Müşaviri), Kâmil KARAVELİOĞLU (Tabii Senatör), Ahmet Güryüz KETENCİ (Türkiye Milli Talebe Federasyonu Genel Başkanı), Doç. Dr. Metin KIRATLI (SBF öğretim üyesi), Sadi KOÇAŞ (Senatör), Sami KÜÇÜK (Tabii Senatör), Prof. Aziz KÖKLÜ (SBF Öğretim Üyesi), Alp KURAN (Hukukçu, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı Başkanı), Doğan NADİ (Yazar, Cumhuriyet’te Gazeteci), Nadir NADİ (Yazar, Gazeteci, Senatör), Hüdai ORAL (Denizli Milletvekili), Faruk ÖNDER (Konya Milletvekili), Muzaffer ÖZDAĞ (Milletvekili, Milli Birlik Komitesi Üyesi), Doç. Dr. Çetin ÖZEK (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi), Mehmet ÖZGÜNEŞ (Tabii Senatör), Prof. Ragıp SARICA (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu Üyesi), Prof. Bahri SAVCI (SBF Öğretim Üyesi, Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu Üyesi), İlhan SELÇUK (Yazar, Cumhuriyet’te Gazeteci), İlhami SOYSAL (Yazar, Akşam’da Gazeteci, Kurucu Meclis Üyesi), Doç. Dr. Mümtaz SOYSAL (SBF Öğretim Üyesi), Dr. Atilla SÖNMEZ (SBF öğretim üyesi), Prof. Dr. Cahit TALAS (SBF Öğretim Üyesi, Kurucu Meclis Üyesi), Dr. İhsan TOPAOĞLU (Türkiye Petrolleri Genel Müdürü ve İPRAŞ İdare Meclisi Başkanı), Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, Kurucu Meclis Anayasa Komisyonu Üyesi), Halil TUNÇ (Türk-İş Genel Başkanı), Haydar TUNÇKANAT (Tabii Senatör), Dr. Baran TUNCER (SBF öğretim üyesi), Seyfettin TURAN (Yazar), Melih TÜMER (İktisatçı), Muhtar ULUER (Eski Sanayi Bakanı), Hayrettin UYSAL (Milletvekili, öğretmen, TÖDMF Genel Başkanı), Tahsin YALABIK (Yüksek Maden Mühendisi, Etibank Genel Müdürü), Prof. Fehmi YAVUZ (SBF Öğretim Üyesi, Kurucu Meclis Üyesi), Ahmet YILDIZ (Tabii Senatör), Lebit YURDOĞLU (Milletvekili, Eski Köy İşleri Bakanı).

Yönetim Kurulu üyeleri de şöyledir: Muammer AKSOY, İffet ASLAN, Özer DERBİL, Mümtaz SOYSAL, Cahit TALAS, İhsan TOPALOĞLU, Tahsin YALABIK. 

1977’e gelindiğinde, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı petrol şirketleri, üretimi kısarak, iç pazarda büyük bir sıkıntı yaratmıştır.

Dönemin Başbakanı, bu sıkıntıyı, “Petrol vardı da biz mi içtik?” şeklinde açıklamıştı.

“Aman petrol, canım petrol” diye bir şarkı bestelenmiş, hatta bunu söyleyen şarkıcı, bu şarkı ile uluslararası bir şarkı yarışmasına da katılmıştı.

1978’e gelindiğinde petrol sıkıntısı had safhaya varmıştır. Petrol krizi olmasına rağmen her ne hikmetse en büyük petrol rafinerisi olan ATAŞ rafinerisinde, 21 Haziran 1978 günü grev kararı alınmıştır. Bunun yanısıra, Rusya’nın Türkiye’de petrol arayacağını açıklaması üzerine batılı yabancı petrol şirketleri benzin satışını 24 Haziran 1978 tarihinden itibaren durdurmuştu.

“Türkiye’nin Petrol ve Madenlerini Koruma Derneği” nin kuruluşunun üzerinden yaklaşık 36 yıl geçmiş.

Şimdiki duruma kısaca bir bakalım. “Petrolün Millileştirilmesi” eyleminden, petrol dahil her şeyin özelleştirilmesi kararlarının alındığı, ayrıca, Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiren bir savaş ortamı içindeyiz.

ABD, petrol üzerinde hakimiyet kurmak amacıyla,  önemli bir petrol üretim sahası olan Irak’a yönelik bir savaş planlamış, değişik bahaneler uydurarak bunu uygulamaya çalışmaktadır.

ABD Enerji Bakanı Spencern Abraham, 21 Eylül 2002 Cumartesi günü yaptığı açıklama, “ABD’nin petrol için yalvarmayacağını” ifade ederek, “Üreticiler işleri nasıl kendi bildikleri gibi yürütüyorlarsa, ABD’de de öyle yapacak” demiştir.

ABD’nin Irak ile girmek istediği savaşa dünya kamuoyu “hayır” demekte ve bu konuda savaş karşıtı büyük gösteriler yapmaktadır.

28 Eylül 2002 Cumartesi günü, Londra’da yapılan ve 350 bin kişinin Irak’a saldırıya karşı çıktığı gösteride bir konuşma yapan Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, “Bütün bunlar petrol için… Bunu anlamıyacak kadar aptal insan yok İngiltere’de” demiştir.

Türkiye’de de kamuoyu bunu bilmekte ve ABD’nin bu yöndeki müdahalesine karşı çıkmaktadır. O nedenle, “Türkiye’nin Petrol ve Madenlerini Koruma Derneği”nin kuruluş amacı, bir belgeden çok kamuoyunun bir konudaki ortak düşüncesini yansıttığını sanıyorum.   

Exit mobile version