İlk Sivil Anayasa kampanyasının fiyasko ile sonuçlanmasından ders aldılar. Bu kez ilk dört maddeye yemin billah dokunmayacaklarını söylüyorlar. İlk dört maddeye dokunacaklarını söyleyen TBMM Başkanı Numan Kurtuluş’un Külliye tarafından kulağının çekilmesinden sonra mayınlı alana kimse girmiyor. İlk dört madde konusunda verilen teminatın, MHP’nin itirazını onaya dönüştürmek ve kamuoyunu yatıştırmak gibi bir taşla iki kuş vurma cinliği olduğu bilinmelidir.
İlk dört maddenin korunmasıyla, Devletin, Cumhuriyetin, Türk Milletinin, Türk dilinin, başkentin garantiye alınacağını iddia edenlerin takiye yaptıklarını, bu takiyeye inananların ise çok saf olduklarını söyleyip, işin esasına gelelim. 177 maddelik 1982 Anayasasının, çöpe atılacak 173 maddesine biraz daha yakından bakalım.
Tu kaka yapılan Darbe Anayasasının (!) beşinci maddesinden başlayarak, (Devletin temel amaç ve görevleri – Egemenlik – Din ve vicdan hürriyeti – Ailenin korunması ve çocuk hakları – Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi – Türk vatandaşlığı – Hizmete girme – Yükseköğretim kurumları – Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu) başlıklı bölümlerinden yaptığımız çoktan seçmeli alıntılar, “Yeni ve Sivil Anayasa”yalanıyla yok edilmek istenenin aslında ne olduğunu bütünçıplaklığıile göstermektedir!
Devletin temel amaç ve görevleri
Madde 5 –Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
Egemenlik
Madde 6 – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Din ve vicdan hürriyeti
Madde 24 –……Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Ailenin korunması ve çocuk hakları
Madde 41 – Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi
Madde 42 – ….Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.
Türk vatandaşlığı
Madde 66 – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.
Hizmete girme
Madde 70 – Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.
Yükseköğretim kurumları
Madde 130 –….Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak, bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Madde 134 – Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılaplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak ve yayınlar yapmak amacıyla; Atatürk’ün manevi himayelerinde…….
Yukarıdaki alıntılar, TBMM ve referandumla yapılan onca değişikliğe rağmen, ülkeyi yönetenlerin 1982 Anayasasından sürekli yakınmalarının gerçeknedenini göstermektedir. Darbe karşıtlığı söyleminin, Reis Rejimine hukuk meşruiyeti sağlayacak,Türksüz/Atatürksüz Anayasayı halka kabul ettirebilmeamacıyla yapıldığı bilinmelidir. Sizin anlayacağınız, 29 Ekim 1923 tarihiyle simgeleşen, ulus devlet üniter yapı temelli devlet mimarisinin ortadan kaldırılmasına hukuk dayanağı sağlayacak bir dağılma/bölünme metni, Sivil Anayasa olarak pazarlanmaktadır.
Geriye kalan 173 maddenin, dil, kültür, siyasi birliktelik, kurumsallık olarak, Türk Milleti ve Türkiye odaklı bir devletin hukuki dayanağını oluşturduğu gözden kaçırılmamalıdır.“1982 Anayasasını tümüyle ortadan kaldırmadan, ruhuna sinmiş olan darbeci/askeri vesayetçi tortulardan arındırmak mümkün değildir”demagojisi, hiç kuşkusuz, Türkiye’yi Türk’ten arındırmak, ulus devlet üniter yapıyı tümüyle tasfiye etmek amacıyla yapılmaktadır.
Türkiye’yi parçalama projesinin hukuki dayanağı olarak tasarlanan bir ayrışma metninde,altı boşaltılan ilk dört maddenin, kargaları bile ürkütmeye yetmeyecek bostan korkuluğundan öte anlam taşımayacağı açıktır. Acı olan, Türkiye’nin tapusunun Türk milletinden alınması sürecinde, ilk dört maddenin, istismara uğrayacak çocuğa uzatılan horoz şekeri olarak kullanıldığını anlamaktan ve anlatmaktan aciz siyasilerin hala milliyetçi söylemlere devam ediyor olmalarıdır.