Kozinoğlu’nun aziz hatırasına…
(Sayın Cumhurbaşkanımız ve Reşit Dostum’un kızı Senatör Raila Dostum)
ABD Afganistan’da savaşan tarafların uzlaşması için Özel Temsilcisi Büyükelçi Zalmay Halilzad 11-13 Kasım 2019 tarihlerinde Ankara’yı ziyaret etmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Cumhurbaşkanlığı Özel Danışmanı İbrahim Kalın ve diğer üst düzey Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde Özel Temsilci Halilzad, Türkiye’ye Afganistan barış sürecine olan bağlılığı ve uzun süreli desteği için teşekkür etti.
Bizim Dışişleri Reşit Dostum denen adamı sahneye sürdü.
Hâlbuki Dostum Pakistan’a gitmiş, oradan Afganistan’a geçmek istediğinde ABD onu ülkeye sokmamıştı. ABD bizim Dış İşleri’nin seçtiği adamı neden istememişti. Sebebi neydi? Bizimkiler biliyor muydu, hiç sanmıyorum.
Çünkü bilselerdi Abdülkerim Mahdum’un tavsiyelerine uyarlardı. Bilselerdi Çankaya Üniversitesi’nden Profesör Mahir Nakib’i dinlerlerdi.
1992’de Saddam’la savaş öncesi Irak Arap ve Türkmenlerini temsilen ABD’lilerle Washington’da görüşen heyet içinde yer alan Profesör Mahir Nakib toplantıya Z. Halilzad gelince içinden bir Müslümanla anlaşmak daha iyi olur diye geçirir. Ancak toplantı ilerledikçe Halilzad’ın hiç de müslüman tavrı göstermediği anlaşılır. Adamımız Türkmenlerden nefret eden bir Tapınakçı Peştun ırkçısıdır.
Bu sebeple Afganistan’daki Türkmenlerden de nefret eder.
Dostum Türkmen’i sever mi?
2009 yılında Karzai ikinci dönem için cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman o da çok istedi, hatta Ahmet Davutoğlu Dış İşleri Bakanı sıfatıyla Afganistan, Kabil’e geldiğinde kendisiyle görüştü. Dostum, Türkmen’in tamamının oyunu çekebilmek için Başkan Yardımcısı olarak Halife-i Kızılayak’ın torunu ve Abdülkerim Mahdum’un oğlu Mustafa Mahdum’u atayacağını ilan etti.
Diğer bir Türkmen olan Nur Muhammed Karkın Mustafa Mahdum’un TC vatandaşı olduğu için kabul olunmayacağını söyleyerek buna itiraz etti.
Hâlbuki Karzai ve Eşref Ghani ABD vatandaşı, Burhanettin Rabbani ve Hikmetyar ise İngiliz vatandaşıydı. Mustafa’ya TC vatandaşlığından çıkması için baskı yapılınca, “değil Afganistan’ı dünyayı avuçlarımın içine koysanız ne TC kimliğimden ne de TC’nin bir vatandaşı olmaktan vaz geçerim, orası benim tek vatanımdır,” der. Davutoğlu, Şıbırgan’da bir askeri tesis açılışını yapacak bu arada Türkmenleri ziyaret edecekti. Dostum’da uçağa binmek istedi ama Davutoğlu reddetti. Destek bulmakta başarılı olamamıştı. Dış İşleri onun yerine bir Türkmen aday koysaydı daha iyi olmaz mı diye düşünebiliriz. Ancak Türkmen’in kafası hayatı boyunca böyle işlere çalışmadı ki. kendi aralarında bölünmüş olduklarından böyle bir şeyi değil tecrübe etmek hayal bile etmediler. Onlar için kapı kulluğu daha hayırlıydı.
Afganistan’da topu topu 500.000 Özbek ve 2.500.000 Türkmen olmasına rağmen Türkmenler aptalcasına Özbekler içinde sayılmayı kabul etmiştir.
Resmi rakamlara bakarsak Özbekler 3. Büyük etnik gurup, Türkmenler ise sayılmayacak kadar küçük. Böylece kendi sonlarını hazırladılar, ne diyelim.
Bunun üzerine Dostum Şıbırgan’daki adamlarını ve Türkmenleri arar ve Davutoğlu’nun uçağının indirilmemesini ister. Türkmenler Abdülkerim Mahdum’u ararlar. Mahdum gerekirse Dostum’a karşı savaşın ve o uçak insin emrini verir. Burada başarılı olamayan Dostum gece kendi kanalı olup TURK-SAT’tan yayın yapan AYNATV’ye çıkarak; “Dediklerimi yapmazsa Türkiye’nin başına Öcalan’dan daha büyük bela olurum diye beyanat verir.” Akşam Davutoğlu döner ve yayın kesilir.
Trump’ın 2020’de çekildiği görüşmeler 2021’de Katar, Doha’da yeniden başlayacak. Biden’le başladınız Biden’le devam edin diyerek Rusya Devlet Başkanı Putin’in Taliban temsilcilerine randevu bile vermeyişi çok ilginç.
Yine rahmetli Abdulkerim Mahdum’un oğlu Seraceddin Mahdum bey kardeşimin anlattığına göre bir iki ay evvel Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Ghani’nin Teşrifat Müdürü Rızayi Türkiye’ye gelmiş. İstanbul’dan bir ev almış gitmeden evvel de Dünya Afgan Türkmenleri Eğitim Vakfı’na uğrayarak Seraceddin Mahdum bey kardeşimle görüşmüş. Görünüşe göre Eşref Ghani ile arası hiç de iyi olmayan Reşit Dostum nasıl olduysa Ghani ile barışmış. Ghani, ABD’lilerin maşası olduğuna göre esas oyuncu onlar.
Buradan Putin’in Taliban temsilcilerine neden randevu bile vermediği sanırız anlaşılmış olur. Reşit Dostum’da Cumhurbaşkanlığı’nı hayal ederken Devlet Başkanı yardımcısı olmakla yetinmek zorunda kalacak anlaşılan.
Buna bizimkileri razı eden ABD’linin de kim olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım. Teşrifat Müdürü Rızayi giderayak çok önemli bir bilgi aktarmış: “İngiltere-Türkiye-Çin hattı kurulmak üzere.”
Bu İngiltere’nin AB ve ABD baskısından bunaldığını ve saf değiştirdiğini gösterir, gösterir de bizimkilerin bir yandan CHP’nin dürtüklemesiyle ABD ile “eski müttefik miyiz değil miyiz oynaklığı diğer yandan AB ile sizin yolunuzdayız teranesi ne menem bir iştir o zaman? Saflar ve birlikteliklerin yeniden düzenlendiği şu zamanda, bu dik durmak değil ki, oradan oraya savrulmaktır.
Geçen hafta da Dostum’un kızı Senatör Raila Dostum, Afgan Bakan Kuretillah ve Eski vali yeni milletvekili Alim Sayi Sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaret ettiler. Yukarıdaki fotoğraf da Raila Dostum ve Cumhurbaşkanınındır.
Dostluk için mi Dostum için mi yapılmış bir ziyarettir bunu çözemedim. Onu bunu bilmem ama birileri Sayın Cumhurbaşkanını bilgilendirmiyor ve onu fena kandırıyor bunu anladım, ben.
Gelelim esas meseleye…
Peki, bizim Dış İşleri’nin nedense hep arkasında durduğu Dostum denen adam, nasıl oldu da Amerikalıları ikna etmişti, bilgileri var mıydı?
Yıl 1988, Kanada, Montreal Mc Gill üniversitesi’nde Master çalışmalarına başlamak için dil eğitimi alıyordum, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Cihat Özönder Ağabey aradı. Allah rahmet eylesin, kendisi 1998 yılında MHP’den milletvekili seçilmiş ama Çubuk’tan Ankara’ya gelirken yaptığı kaza sonucunda Hakkın rahmetine kavuşmuştu.
Bana göre bu kaza değildi, neden mi? Cevabı buralarla ilintili de ondan.
Cihat Özönder MİT’te ikinci adamlığa getirilmişti. Beni sanırım 88’in Ekiminde aramış, görüşelim demişti. “Olur, ağabeyim,” dedim telefonu kapattım. Ekim’in sonunda görüştük, ABD’de. Bana durumu anlattı ve benden “Dinler Arası Diyalog,” başlığıyla alakalı bilgi toplamamı istedi.
“O nedir yahu, dedim?”
“Bu çok önemli bir konu ileride Türkiye’nin beka meselesi olacak, ne bulursan topla,” dedi. “Sen Sosyologsun kime yarar bu,” dediğimi hatırlıyorum. “Kozinoğlu istiyor,” dedi. Gerisini sormadım ama verdiği cevap o zamandan beri hafızamda takılı kalmıştı, ta ki adamı Fetöcülerin hapse tıkıp adamın şaibeli bir şekilde ölmesine kadar …
Yıl 2019, Tokat’a memleketime dönmüştüm. Afganistan Türkmenlerinin Lideri değerli aksakal Abdülkerim Mahdum’la tanışmam da o yıla rastlar. Kendisi Tokat’a 50 km mesafede Yeşilyurt kazasında ikamet ediyordu. Sıkıntı, üzüntü ve terk edilmişlik duygusundan çökmüş felç geçirmişti. Kendisinin getirdiği Afgan Türkmen’i artık kendisini arayıp sormuyordu. Ben her hafta sonu kendisini ziyaret eder hem Türkmen pilavını yer hem de sohbet ederdik.
Bir sohbet esnasında kendisini Reşit Dostum’la barıştırmak için önce MHP’lilerin sonra AKP’lilerin baskı yaptığını anlattı. İsim istedim ilk önce Halil Şıvgın sonra Tokat Milletvekili Reşat Doğru, ardından Abdülhaluk Çay’ın en son olarak da Çavuşoğlu’nun çok uğraştığını söyledi.
“Neden sevmezsin adamı,” dedim. Uzun ve kahırlı hikâyesini anlattı. Anlattıklarına göre: “İki kardeşini Dostum kendi elleriyle öldürmüştü. 1 milyon Türkmen’in acımasızca öldürülme emrini verdiği Birleşmiş Milletlerin kayıtlarına geçmişti.”
Şimdiki Cumhurbaşkanı Eşref Ghani bunu ileri sürerek, “Buraya giremez, etnik temizlik yapmaktan BM tarafından suçlu bulunmuştur,” demiştir.
“Adam Özbek Türkü, nasıl olurda kardeşini öldürür ki?” diye sormuş bulundum. Hiddetle yerinden fırladı; “Ne Türkü, Moğol kâfiridir. Özbekler Moğol kökenlidir ve Türkleri hiç sevmezler.Onlara mı kalmış Türklük,” deyiverdi. İyice afallamıştım.
“Tamam, Türk değil anladık, ama niye kâfir dersin adama,” diye sorduğumda ise cevabı, “iğrenç herifin özel hayatı tuhaflıklarla doludur,” olmuştu.
“Hem iki kardeşimin, hem bir milyon Afgan Türkmen’inin kanı hem de alışkanlıkları onu Müslüman değil kâfir yapar,” dedi. Söyleyecek laf kalmamıştı, sustum.
Söylediği doğruydu. Özel hayattaki bazı anomaliye varan tuhaflıklar İslam kaynaklarına göre sapıklık ve dinden çıkmadır. Lut kavmi bunun için helak olmuştu.
Bu tavırları haberlere de konu olmuştur. Bazı kaynaklara göre olay şöyledir:
Eski Cevizcan valisi ve Afganistan Ulusal İslami Hareketi’nin eski üyesi Ahmed İşçi, 13 Aralık 2016’da Afganistan Youtube TV’lerinden Farakhabar’a (1) bir röportaj verir.
Birinci Başkan Yardımcısı Abdul Rashid Dostum tarafından zorla gözaltına alınarak Dostum’un evinde alıkonduğu sırada kendisi ve muhafızları tarafından tecavüz edildiğini iddia eder (2).
Elinde hem Kabil Devlet Hastanesi’nden alınan hem de ABD Bagram Hava Üssü Hastanesi’nden alınma raporlar vardır. Olayinternet sitelerinde bu şekilde yer almıştır..
Bir müddet sessizlik kapladı odayı, sadece Mahdum’un hızlı nefes alışverişi duyuluyordu. Sinirinden boyun damarları kabarmıştı. Sonra zaman içinde yavaşladı, sakinleşti, “ama” dedi. “Onun en büyük günahı bu değil!” “Nedir peki,” dedim. “ABD ile arasını bulması için Feyza’ya oğlunu göndermiş ABD’ye, kendisi de Fethullah Gülen’e çiçek gönderip haber yollamış ABD ile arasını bulursa ona hizmet etmek için. “
“Ahh Kozinoğlu kime güvendin sen böyle?” dedim bağırarak, unutmuştum kendimi. Bana baktı şaşkınlıkla, “Tanıyor musun sen onu?” dedi. Bir dostumun vasıtasıyla dedim. “Ona çok söyledim, güvenme bu adama diye ama dinletemedim,” dedi sessizce.
Anlamadığım şey şuydu. O zaman Özbekistan’ın lideri İslam Kerimov’du ve hem Fetöcülerin hem de Reşit Dostum’un baş düşmanıydı. Hatta Fetöcülerle iltisaklı diye AKP ile de arası bozuktu.
Bütün bunları da Kozinoğlu çok iyi biliyordu. İslam Kerimov ile arası çok iyiydi. Ve Kozinoğlu Fetöyü Orta Asya’da barındırmayan adamdı. Geriye sadece ve sadece tek yol kalmıştı. Anlaşılan Kozinoğlu kumpasa getirilmişti. Kozinoğlu’nun arabasına bindiği dost sandığı adam bir yılandı.
Bizim Dış İşlerinin adamı işte bu Dostum’dur.
Dahası var…
Bunları Sayın Cumhurbaşkanının bilmesi gerekir.
Sanırım ona bunlardan hiç söz etmemişler.
Gelecek yazılarımızda;
Dostum’un kankalarına bakacağız. Orhan Kavuncu’ya, Yücel Hacaloğlu’na, Ahat Andican’a, yani bilimum Özbek taifesine. Bunun için 1992’ye Özbekistan’a gideceğiz.
Dostum’u allayıp pullayarak hakkında, “Afganistan ve Dostum” adlı kitabı yazan (ya da yazılıp eline verilen) Yeniçağ’dan Yavuz Selim Demirağ’ı sorgulamak için 2008’e gidip Brain Williams’tan dinleyeceğiz.
Bir dahaki yazımda…
Düzeltme ve özür
Bu yazımda haber kaynağım Sayın Seraceddin Mahdum tarafından Gazeteci Yavuz Selim olarak verilen isim tarafımdan isim benzerliği ve meslek benzerliği ile Yavuz Selim Demirağ olarak yazılmıştır.
Sayın Yavuz Selim Demirağ’ın bu makalede anlatılan kişi ile isim ve meslek benzerliği dışında hiç bir ortak tarafı yoktur. Bu vesile ile kendisinden özür diler bir sonraki makalemin konusu olan Gazeteci Arhavili Yavuz Selim ile ilgili bilgisi var ise tarafıma bildirmesi durumunda yayınlayacağıma söz veririm. Kusurumuz affola…Kamuoyuna saygılarımla
Kaynaklar:
- http://www.youtube.com/TOLOnews
- https://www.youtube.com/watch?v=qhfY5DCWIZQ&feature=youtu.be