KÖŞE YAZARLARIMUSTAFA YILDIRIM

İSLAM İNKILAPÇISINA “MUHALEFET” MASKELİ DESTEK

Türkiye’de yönetime el koyan İslam İnkılapçıları davalarından hiç ayrılmadılar. İran’da yapıldığı gibi önce eğitim, sonra polis güçleri İslamlaştırıldı, yeni bir Anayasa ile İslamcı bir devlet kurmak için kararlı adımlar atıldı.

Ordunun her kuvvet biriminden ve her rütbeden subaylar, Cumhuriyeti savunma olasılığı yüksek yazarlar, gazeteciler hapse atıldılar.

1964 sonrasında Türkçüleri MTTB’den tasfiye eden Kürt Şeyhi Esad’ın ardıllarının çoğu milletvekili, hatta bakan, başbakan, cumhurbaşkanı, TBMM başkanı oldular.

Türkiye’de gelişmelerin İran’da yaşananlardan farkı da vardı. Orada İslamcı dikta kurulduğunun farkına varan muhalefet partileri, örgütleri direnmişlerdi.

Türkiye’nin önde gelen muhalefet partileri tam tersini yaparak Hizbullahileri, Kürt-Arap şeyhlerinin ardıllarını içlerine alarak, ulusal eğitimde, adalet kurumlaşmasında geriye gidişe “ılımlı” karşı çıkışlarla rejimin değişmesine yol açtılar.

İlköğretim okulları imam okullarına dönüştürülürken yeni mollalar kuşağı yetiştirilmeye başlandı.

Sonunda “Başkanlık” denilerek, Padişahların yetkilerinin de üstüne çıkan bir tür Arap krallığıyla İran’daki Rehber İmamlık karışımı “modern” görünümlü, ancak aslında Molla adaletiyle yönetilen düzene doğru adımlar atıldı.

Cumhuriyeti ve Türk egemenliğini savunanları yıldırmak, Kürdistan’ın kuruluşunu, özerk eyaletleşmeyi kolaylaştırmak için yüzlerce kişi hapse atıldı. Tutuklananların bazıları hapiste hastalandı, sağlık hizmeti geciktirilerek ölmeleri beklendi.

Ordunun seçkin subayları da suikastçılık, casusluk, hatta “fuhuş” iftiralarıyla aşağılanarak hapse atıldılar. Onların da bazıları tutukluyken hastalanarak öldü. Bir Albay, polisler evinin kapısına dayanınca, alçaltılmayı askerlik onuruyla bağdaştıramadı ve kendini vurdu. Ordudaki seçkin subayların Kuvvet Komutanlıklarında ve Genel Kurmay’da görev almaları engellendi.

Basın-yayın, konuşma, toplanma özgürlüğü giderek kısıtlandı. Belli başlı haber araçlarının neredeyse tümü İslam inkılabının emrine girdi.

İslam inkılapçılarının yöntemi ülkeden ülkeye değişmiyor

Hindistan’ın Kuzeydoğusundaki Luknov ilinin Kintur kasabasından Ahmed Hindi’nin [Hintli Ahmed’in] torunu, İran’ın Humeyn köyünden Ruhullah Mustafavi Hindi’nin sözleri Türkiye’de yaşananları özetliyor:

Her ihtilalden sonra bu bozukların birkaç bini açık alanlarda idam edilir, yakılır ve hikâye de böylece kapanır.

Bu gibilerin gazete yayınlamaları yasaktır… bütün partileri kapatacağız… (Zifiri Karanlıkta- 2, s. 884) 

Ayetullahlar diktası 37. yılını (2016’da) doldurdu.Türkiye’de devleti tümüyle ele geçirmek için başlayan İslamcı kalkışma 1909’da bastırılmıştı; ancak şimdilerde 100 yıllık sabırlı örgütlü savaşımın sonunda başarıya ulaşıyor.

Batıdan, doğudan, kuzeyden, güneyden iç-dış destekle açılan sınırlardan içeri alınan milyonlarca Arap mülteci öncelikle Güney Anadolu sınırlarındaki kentlere yerleştiriliyor; yeni bir etnik sorun yaratılıyor.

Ulusal devletin sınırları karada ve denizde içe çekiliyor, adalarımız “önemli olan mavi vatandır” denilerek Atina devletine teslim ediliyor. Artık 1918’e dönülüyor.

İran’daki gibi kurumsallaşan yeni düzenle birlikte Türkiye, adı konulmamış bir tür Rehber İmamlık Rejimine dönüştü. (Zifiri Karanlıkta, 1 Temmuz 2016, s. 895-6)

Humeyni’nin Mollası ve İçerden Destekçileri

Humeyni’nin mollası Şeyh Selahaddin Özgündüz, yabancı devlet İran’ın Rehber İmamı Ali Hameney’in yolunda olduklarını ilan etti.

Şeyh, İstanbul’daki egemenlik alanı Zeynebiye medreselerinin açık alanında “sinevizyonlu” toplantı düzenledi.

Toplantıya İran’da Humeyni’nin yazılı “münafıklar idam edilsin” fetvasıyla hapishanelerdeki 12 yaşındaki kız çocukları da içinde olmak üzere 30 bin kişiyi, 15-30 Temmuz 1988’de, kurşuna dizen komitelerde yer alan İbrahim Reisi de oradaydı.

Türkiye’nin “muhalefet” maskeli parti başkanları, yöneticileri toplantının en önünde saygıyla saf tutmuşlardı. 19 yıldır günlük ağız dalaşıyla göz boyayarak günü geçiren bu “muhalefet” maskeli başkanların ve adamlarının örtülü katkısıyla yüzlerce yıllık Türk egemenliği zifiri karanlıkta çöküp gitti!

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.