AYTEKİN ERTUĞRUL

Bir günlük ( 11 Mayıs 2025) haber özetleri / Aytekin Ertuğrul

     

Bu hafta 19 Mayıs Haftası. Bu gün annelerimizin günüdür. Klasik bir yazı yazdım. Önce günlük bir gazeteden acı acı kesitlerimizi sunalım.

  • Çalık Holdingden hakkını isteyen işçiyi döve döve öldürdüler.
  • Anneler günü kutlu olsun. Türk milleti her şeyini fedakâr annelerine borçludur
  • Apo’ya sekretarya şehit ailesine baraka
  • Türk milleti yutmuyor artık
  • Traktöre saplanan gençler can verdi
  • OYUNLARI BOZACAĞIZ
  • Kayhanlar çetesinden 600 milyonluk servet
  • Kayıp Nagehan dayısı tarafından öldürülüp üzerine beton dökülmüş
  • Otomobil park halindeki TIR’a ok gibi saplandı
  • Güvenlik iki, Kızkalesi alacak yüzünden katletmiş.
  • Aysıma Traktörün altında kalıp öldü

Türkiye’de Anneler günü yaşanıyor. Bir günlük haber bu kadar. Siz onu 365 ile çarpın. Hangi duraktayız bulun.

Atatürk’ün İsmet Paşaya Mektubu.

Türk Milleti 1600-1923 arasında karanlık bilimsiz,  okulsuz, lidersiz ve umutsuz tam 320 yıl uzun bir süreç yaşamıştır.1923 yılına geldiğimiz zaman durum maalesef çok kötü idi. Bu kötülük ebedi Başkomutanımızın Batı Cephesi komutanımız Orgeneral İsmet İnönü’ye Cumhuriyetin Başbakanlığını kabul etmesi için yazdığı tarihi mektuba da yansımıştır. O tarihi mektubun Türk milletinin durumunu anlatan özet kısımları Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 106.  Yılında sunuyorum.

Sevgili Paşam! Cumhuriyet’in ilk Başbakanı olarak seni düşünüyorum.

Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın.

Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Baş Delegesi olarak elbette biliyorsun.

Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın.

Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim.

Bize geri, borçlu ve hastalıklı bir vatan miras kaldı.

Yoksul bir köylü devletiyiz.

Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 kilometre kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin Kuzeyini Güneyine, Batısını Doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart.

Denizciliğimiz acınacak durumda.

Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136.

Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor.

Üç milyon insanımız trahomlu.

Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde.

Bit ciddi bir sorun.

Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı % 60’ı geçiyor. Nüfusun % 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe.

Telefon, motor, makine yok.

Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremidi bile ithal ediyoruz.

Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde var.

………………………………………………………………………………

Bütçemiz, gelirimiz yetersiz.

Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.

Cumhuriyete uygun bir Anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney………………………………………………………………………………

Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız.

Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız.

Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız.

Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu.

Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.

Allah yardımcımız olsun!

Gazi Mustafa Kemal”

İşte bu gün maalesef Cumhuriyetimiz öyle bir sürece geldi ki 14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana Demokrasi maskesi altında açık bütçeler ve laik eğitimden uzaklaşmalar dâhil nerede ise başvurulmadık ve uygulanmadık  yıkım yolu ve yöntemi kalmamıştır.  Harici bedhahlarımız açık bütçelerimizi çok iyi biliyorlar. Bu nedenle bize önem ve değer vermiyorlar. Tezlerimiz ve savunmalarınız kabul görmüyor. Onların dayattıklarını almak ve kullanmak ve yerine getirmek zorunda kalıyorsunuz.

Bütçeleriniz açık yapın diye dayatıyorlar. Uyuyoruz.

Paranızın değerini düşürün diyorlar düşürüyoruz. 14 Mayıs 1950 de 3 TL olan bir Haçlı parası bugün(11 Mayıs 2025 ) 38.760.000 TL dir. Daha fazlasını yazmayalım. Vatanımız topraklarımız Denizlerimiz nehirlerimiz ve göllerimiz elimizden akıp gidiyor. Daha fazla okuyarak,  daha fazla yazarak ve daha fazla düşünerek bu karanlık dehlizleri geçmek zorundayız. Atatürk’ten esinlenerek diyorum ki: Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu.

Durmak yok yola devam diyelim. Önce DENK bütçe yoluna çıkalım. Yola çıkmadan hiçbir yol bitmez. Yola çıkınız yolunuz açıktır. Başarılar Tük Milletini beklemektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arkadaşlarınızla paylaşın

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Sitemizden en iyi şekilde yararlanmak için lütfen reklam engelleyicinizi kapatınız.