
Sinan Ateş cinayeti davasının en tartışmalı isimlerinden, MHP’li avukat Serdar Öktem’in suikast sonucu öldürülmesi, Ankara ve İstanbul arasında yeni bir siyasi ve adli fırtına başlattı.
Soruşturma büyüyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, suikastla bağlantılı olduğu değerlendirilen 7 kişi daha gözaltına alındı. Dün gerçekleşen saldırının ardından 6 kişinin yakalanmasıyla birlikte toplam 13 şüpheli sorgulanmak üzere emniyete götürüldü.
Savcılıktan yapılan açıklamada, azmettiricilerin kimliklerinin belirlenmesi ve organize suç bağlantılarının tespiti amacıyla çalışmaların çok yönlü sürdüğü belirtildi.
Açıklamaya göre, gözaltına alınanlardan ikisi 18 yaşından küçük.
Yetkililer, “Soruşturma, olayda taşeron kullanılıp kullanılmadığı da dahil olmak üzere tüm boyutlarıyla derinleştirilmektedir” ifadelerini kullandı.
Saldırının detayları
Öktem, 34 MPG 499 plakalı otomobiliyle dün saat 16.15 sıralarında Büyükdere Caddesi, Boğaziçi yönü istikametinde seyir halindeyken pusuya düşürüldü. Araç, yoğun trafikte sıkıştığı anda çapraz ateşe tutuldu.
Tabanca ve uzun namlulu silahlarla açılan ateş sonucu ağır yaralanan Öktem, ambulansla hastaneye kaldırıldı; ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Polis ekipleri olay yerinde çok sayıda kovan buldu; saldırganların kullandığı araçlar ise kısa sürede tespit edilerek takibe alındı. Emniyet, saldırganların Arnavutköy civarında yakalandığını duyurdu.
Yapılan aramalarda, olayda kullanılan 2 kalaşnikof, 2 tabanca, ayrıca kar maskesi ve eldivenler ele geçirildi.
Talimat yurt dışından
Öte yandan İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ortak çalışmalarının sonucunda, saldırının talimatının yurt dışında olduğu belirlenen bir suç örgütü üyesince verildiği ifade edildi.
“Daltonlar” iddiası
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, saldırının bir organize suç örgütü hesaplaşması olabileceğini değerlendiriyor.
İlk tespitlere göre, eylemin “maktule karşı beslenen husumet” sonucunda planlandığı ve ‘Daltonlar’ olarak bilinen çetenin olaya karışmış olabileceği belirtiliyor.
Bu iddia, özellikle son aylarda ülkücü çevrelerle yeraltı dünyası arasındaki kesişen ilişkiler tartışmasını yeniden gündeme taşıdı.
Zira “Daltonlar” grubunun, İstanbul’da çeşitli uyuşturucu, tahsilat ve tetikçilik faaliyetleriyle anıldığı biliniyor.
“Öktem hedefte”
Saldırıdan iki ay önce, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Serdar Öktem’e yönelik olası bir suikast planı hakkında resmi uyarıda bulunduğu ortaya çıktı.
25 Ağustos tarihli yazıda, “Daltonlar Suç Örgütü mensuplarının Öktem’e yönelik eylem hazırlığında oldukları” yönünde istihbarat bilgisi yer aldı.
Yazıda ayrıca, Öktem’in Ataköy’de evi, Şişli’de ofisi bulunduğu belirtilerek, ilgili ilçe emniyetlerine “can güvenliği tebliği yapılması” talimatı verilmişti.
Ancak bu uyarıya rağmen suikastın engellenememesi, güvenlik birimlerinin ihmali tartışmalarını beraberinde getirdi.
Ölüm raporu
Adli Tıp Kurumu’nun ön otopsi raporunda, Öktem’in kafa ve yüz bölgesine isabet eden kurşunların her birinin tek başına öldürücü nitelikte olduğu tespit edildi.
Rapora göre, ölümün “ateşli silah yaralanmasına bağlı beyin kanaması, damar yırtılması ve iç-dış kanama” sonucu meydana geldiği belirlendi.
Ayşe Ateş: “Bu cinayetin konuşanları susturuluyor”
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Şubat ayında yaptığı açıklamada, Serdar Öktem’in “bu siyasi cinayetin kilit ismi” olduğunu söylemişti.
Öktem’in öldürülmesinin ardından Ateş, sosyal medya hesabından şu ifadeleri paylaştı:
· “Mahkeme heyetine, Serdar Öktem dahil bazı sanıkların can güvenliğinin sağlanması gerektiğini defalarca söyledim. Çünkü perde arkasında sıcak gelişmeler yaşanıyordu. Serdar Öktem’in Apple’dan cihaz bilgileri istenmişti, bu çok önemliydi. Şimdi konuşması beklenen bir isim susturuldu. Bu cinayetin aydınlatılması için tüm sanıkların yaşaması, konuşması ve gerçeği açıklaması gerekiyordu.”
Sinan Ateş dosyası
Serdar Öktem, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in 2022’de öldürülmesine ilişkin davada “tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçlamasıyla yargılanıyordu.
Aynı dosyada, Ahmet Yiğit Yıldırım ve diğer sanıklarla aynı saatlerde aynı hastanede bulunması kamuoyunun dikkatini çekmişti.
Yakın zamanda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi, Öktem’in yargılandığı dosyayı, Sinan Ateş cinayeti davasıyla birleştirme kararı almıştı.
Bu gelişmeden yalnızca iki gün sonra gelen suikast, “kritik tanık susturuldu mu?” sorusunu gündeme taşıdı.
Geçmişteki dava dosyaları
Öktem, kamuoyunun yakından tanıdığı başka davalarda da rol almıştı.
2015’te Kadıköy’de tacizi engellemek isterken öldürülen öğretmen Bahadır Grammeşin’in katillerinin avukatlığını üstlenmiş, ayrıca 2013’te öldürülen Hasan Ferit Gedik davasında da Doğukan Çep’in savunmasını yapmıştı.
Her iki olayda da sanıklar ağır cezalara çarptırılmış, Öktem’in bu profili onun “yeraltı-siyaset hattında kesişen bir isim” olarak anılmasına neden olmuştu.
“Kilit halkalar koparılıyor” iddiası
Öktem’in öldürülmesinden sonra, Sinan Ateş dosyasındaki bazı kilit bağlantıların “konuşmadan devre dışı bırakılma” stratejisinin bir parçası olabileceği hem vatandaşlar arasında hem de siyaset kulislerinde fısıltılarla konuşuluyor.
Soruşturma makamları ise bu iddialara dair şimdilik yorum yapmıyor; ancak hem emniyet içi istihbarat zafiyeti hem de örgütlü suç-siyaset ilişkisi boyutuyla dosyanın uzun süre gündemde kalacağı anlaşılıyor.
kaynak: kapsül.com